27 Kasım 2007 Salı

Wonderwall

Biliyorum 2. kez postalıyorum bu şarkıyı ama... İçimden geliyor bugün bu şarkıyı yayınlamak.Bugün tek dinlediğim şarkı buydu, bilemiyorum kaç kere..

17 Kasım 2007 Cumartesi

Zero sum

Love all, trust a few

-William Shakespeare-

Geçen 3 hafta ve özellikle bu bir hafta sınavların olanca ezici stresinin yanında birtakım başka başka olaylar sebebiyle kendimi oldukça değersiz biri gibi hissettim. Ufaldım ufaldım ve nokta halini aldım. Bana değer vermeyen ama çok değer verdiğim insanların benimle oynamalarına izin verdim. Hem de bunlara bile bile göz yumdum, -aptal gibi- belki gerçekten de sebepleri budur diyerek hayra yormaya çalıştım onların bu tavırlarını. Hakettim bunları, çünkü gerçekten o insanlara değer verdiğim için beni uyarmaya çalışan arkadaşlarımı dinlemedim ve kendim kaşındım. Ama haketmedim bunları çünkü ben gerçekten içimden gelerek o insanlara değer verdim, çokça tolerans gösterdim.

Bazı şeylere inancımı yitirdiğim git gide anlıyorum.. Insanın kalbinin paslanması ve taşlaşması onun elinde olan birşey değil. Yaşadıkları, haketmedikleri, hayalkırıklıkları ve yıpranmışlıklarının net toplamı.

7 Kasım 2007 Çarşamba

3 servisiyle (Tunus-Merkez) okula staj raporunu teslim etmeye gidiş- 20.50 servisiyle (Sıhhıye-Merkez) servisiyle eve dönüş. Giderken güzel giyimli hayat kaygısı fazla düzeyde olmayan güruhlar dönerken ise tam tersi.. Dönerken sıhhıye servisinde yol-daşlarım genel olarak okul içi veya çevre Doğramacı kuruluşlarında çalışan kişilerdi. Bu aralar bana çok oluyor, bazen kafamı cama doğru çevirip öyle kesiyorum ki ilgimi dış dünyaya düşüncelere dalarak bi sonraki adım astral seyahat olacakken uyanıverior zihnim tekrar dış dünyaya.. Bugün uyandıktan sonraki ilk düşüncem şu oldu: Acaba bu otobüstekilerin kaçı hayatında en az bir kere ananas yedi?

Kaçı sahip olduğu hayatı haketmeyip daha iyisini hakediyor aslında; ve buna bağlı (evet bağlı) olarak Tunus servisindekilerin kaç tanesi hayatı boyunca en az bir gününde açlığı hisseti? Ve kaçı sahip olduklarını haketmiyor?

Hani derler ya insanın kişiliği (bundan kasıt kişiliğinin gücü, eğer ölçülebilen bir erdemse ve erdemler ölçülebilirse) zengin olduğu zaman kendini gösterirmiş ve aslında zenginlik bir çeşit imtihanmış!

Ben şuna inanıyorum ki zenginlik veya fakirlik tam manada bir imtihan ölçütü olarak eksik kalmaktadır. Ve iddia ediyorum ki insanın kişiliği ve gerçekte olduğu kişi hayatındaki iniş- çıkışlarla ölçülebilir. Fakirken zengin, zenginken fakir; mutluyken mutsuz, mutsuzken mutlu ..(size fikri verebilecek örneklerden fazlası lügat parçalamak olacaktır ancak)

Gerçekten de hayatın tümünü bi kenara bırakın ,sadece bir günün birbirinden ayrık gibi görünen iki kesiti bile bakanlar değil görenler için ne kadar da zihin gıdıklayan detaylarla dolu.

Kim bilir; acaba hakedenler mi çok az yoksa haketmeyenler mi çok fazla.