7 Kasım 2007 Çarşamba

3 servisiyle (Tunus-Merkez) okula staj raporunu teslim etmeye gidiş- 20.50 servisiyle (Sıhhıye-Merkez) servisiyle eve dönüş. Giderken güzel giyimli hayat kaygısı fazla düzeyde olmayan güruhlar dönerken ise tam tersi.. Dönerken sıhhıye servisinde yol-daşlarım genel olarak okul içi veya çevre Doğramacı kuruluşlarında çalışan kişilerdi. Bu aralar bana çok oluyor, bazen kafamı cama doğru çevirip öyle kesiyorum ki ilgimi dış dünyaya düşüncelere dalarak bi sonraki adım astral seyahat olacakken uyanıverior zihnim tekrar dış dünyaya.. Bugün uyandıktan sonraki ilk düşüncem şu oldu: Acaba bu otobüstekilerin kaçı hayatında en az bir kere ananas yedi?

Kaçı sahip olduğu hayatı haketmeyip daha iyisini hakediyor aslında; ve buna bağlı (evet bağlı) olarak Tunus servisindekilerin kaç tanesi hayatı boyunca en az bir gününde açlığı hisseti? Ve kaçı sahip olduklarını haketmiyor?

Hani derler ya insanın kişiliği (bundan kasıt kişiliğinin gücü, eğer ölçülebilen bir erdemse ve erdemler ölçülebilirse) zengin olduğu zaman kendini gösterirmiş ve aslında zenginlik bir çeşit imtihanmış!

Ben şuna inanıyorum ki zenginlik veya fakirlik tam manada bir imtihan ölçütü olarak eksik kalmaktadır. Ve iddia ediyorum ki insanın kişiliği ve gerçekte olduğu kişi hayatındaki iniş- çıkışlarla ölçülebilir. Fakirken zengin, zenginken fakir; mutluyken mutsuz, mutsuzken mutlu ..(size fikri verebilecek örneklerden fazlası lügat parçalamak olacaktır ancak)

Gerçekten de hayatın tümünü bi kenara bırakın ,sadece bir günün birbirinden ayrık gibi görünen iki kesiti bile bakanlar değil görenler için ne kadar da zihin gıdıklayan detaylarla dolu.

Kim bilir; acaba hakedenler mi çok az yoksa haketmeyenler mi çok fazla.

Hiç yorum yok: