28 Aralık 2008 Pazar

Özgürlük üzerine yarım cümleler

Özgürlük.. Özgürlükk.. Özgürlük sonunda pişman olacağın şeyi yapmak demek değildir sayın okuyucu. Bunu bellemeli özgürlük arayan kimseler..

22 Aralık 2008 Pazartesi

Kız veya erkek olmanız farketmez, sarışın kızın yanındaki esmer kızdan her zaman korkun.

11 Aralık 2008 Perşembe

Tastamam

Hayat nedir, aşk nedir, tecrübe nedir, bunlar nasıldır, nasıl kazanılır, nasıl kaybedilir, soyut mudur somut mudur, yenir mi içilir mi, koklanır mı dokanılır mı?..

Üniversite 2. sınıfta bir kızdan çok hoşlanmıştım. Onun da benden hoşlandığını düşünüyordum ve o da bana bu hissi verecek çok şey yapıyordu aslında.. Çok hızlı ve beni mutlu eden aramızdaki bu yakınlaşmanın zamanla bozulduğunu farkettim tam da ona birliktlik teklifimi yapmak için en uygun zamanı kollarken..

Zamanla msn de bana cevap verme aralığı fazlalaşır oldu, cep mesajlarıma bazen cevap vermiyor ve ona 2 ay boyunca beraber izlemeyi teklif ettiğim filme gitmemek için hep bir bahane buluyordu. İçimden bir taraf bu uzaklaşmanın sebebini açıkça baba söylüyor ancak bir tarafım da bütün bunlara mantıklı ve beni üzmeyecek cevaplar buluyordu. Bunda elbette kıızn beni tam da kestirip atmaması etkiliydi.

Hatta bir gün bir gazatede bir köşe yazısı bile okumuştum bununla ilgili. Böyle şeyleri kafanıza takıp aşkınızı zehirlemeyin diyordu. Tam da bunu okuyp hak verdiğim gün onu bir başkasıyla gördüm. En yakın arkadaşına sorduğum zaman da dönemin ortalarında çıkmaya başladıklarını söyledi. Aşağı yukarı terslikler sezdiğim zamanlarda.. Ona bunu söylediğimde "Sana belli ettiğimi sanıyordum" dedi bana..

Benimle ilişkisini, ona karşı hislerimi bile bile tam kesmemişti çünkü ilişkisindeki olası bir kazada elinin altında bulunmam yararlı olacaktı. Sahip olduğu alternatif ahlak anlayışı sayesinde de zaman zaman benimle alay edecek düzeyde olan benden uzak kalma ama tam da kopmama ilkesini çok da güzel uygulamıştı. Sevgilisine sadık,ancak onu seven birinden bağlarını da her ihtimale karşı tam koparamayacak kadar da ikiyüzlü ve içten pazarlıklı bir dürüstlüktü bu


Hayat budur işte.. Filmlerde, dizilerde aramayın..

Bunu okuyan sen, bunları yazan ben, komşunuz, arkadaşlarınız, ve hemen hemen herkes.. Erkek veya bayan.. Hepimiz böyle şeyleri yaşadık hayatımızda en az bir kez!

Görüyorum ben hayatımda olduğu kadar okuduğum blog yazarları arasında da.. Erkekler hep şöyle böyle, Kızlar hep şudur budur diye nidalar atıyorlar, savaş baltalarını çıkarıyorlar. Aptal yerine konmanın da, kullanılmanın da, aldatılıp kullanılmışlık hissine kapılmanın da,mağdur olmanın da cinsiyeti yok. E görüverin bunları..

Hayat işte tam da o italik yazı tipiyle yazdığım hikaye ve buna benzer hikayeler sonunda geleceğimiz adına çıkardığımız anlamlar.

Aramayın ütopik dünyalarda..

9 Aralık 2008 Salı

Arog

Arog: Cem Yılmaz düşünmüş ki ben Gora'nın gazıyla bir kitle yakalarım zaten. Sonra tekrar düşünmüş ki ben bir risk alayım ve filmdeki tüm esas esprileri fragmanlara serpiştireyim de bunun dışında esprim kalmıyor zaten, başka da çarem yok. Sonra sonraaa, tekrar düşünmüş ki ben bu filmi tam da bayram tatiline denk getireyim de izleyicim bir de ordan artsın, belki kotarırım.

Olmamış, olamamış, olabilememiş..

Samimiyetle söylüyorum ki Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu'na daha çok gülmüştüm.

8 Aralık 2008 Pazartesi



Bir kişi sohbet sırasında cocukluguna ne kadar cok inerse, loser'lığı da o kadar cok yüzeye çıkar.

demiş birileri zamanında..

7 Aralık 2008 Pazar

Kızılcık sopası

Açtım blogu yazımı yazıcam hamle ettim ama "giriş yapın" uyarısıyla karşılaştım. İnsana kendi blogunda yabancı muamelesi yapıyorlar muhterem dostlarım.

He ne olacak, yarın bayram olacak. Kurban Bayramları tüm şehirlerde ve kırsallarda et yeme şölenine dönüşecek. Akraba ziyaretleri ikinci gün başlayacak falan da filan..

Büyük şehirlerde misafirlikler bile olmuyor aslında. Toplu taşıma ücretsiz dostlarım Ankara'da laf aramızda, kulaklarınızı bedava sağır edebilirsiniz 50 yıllık otobüslerle. Kendi adıma bayramdan beklentim yok.. Normal günler gibi geçsin yeter demekten başka elimden bir şey gelmiyor. Bayramların sihri bozuldu benim gel-git dimağımda nicedir.

Böyle böylee, nası desem bazen hayatı dışardan AB Gözlemcisi gibi izliyorum. Sokakta falan yürürken sankim kimse beni görmüyor da ben onları görebiliyorum gibi rahatlık sahibi oluyorum.. Her şey oyun gibi geliyor, insanların yaptığı her şey, girdiği her durum, türlü atraksiyonları.

Bazen Güvenpark'ta dolmuş beklerken diyorum kendi kendime, ulan gideyim başbakanlığın oraya, sokaktan tüm gücümle bağırayım "yeter lan açın şu yuutub'u artık" diye, benden korkup tırsıp açarlar yuutub'u diye düşünüyorum..

Bir bar kavgasına karışmak istiyorum diye çemkirdim bi ara, herkes yapme,etme dedi, vazgeçtim. Ne yapalım, bara gidip ayran mı içelim :))

Bir de şuna inanın dostlarım, nerede çok çalışarak zengin oldum diyen biri var işte orada büyük bir yalan var..

4 Aralık 2008 Perşembe

Amaninn dedim kendi kendime dün.. depik mimlemiş beni.. İkinci kere mimleniyorum, heyecanlandım tabii.. Diyor ki bana, adım adım açıklamalarla:

Mim Şartları ( :))) )
- Kendinize en yakın kitabı alın.
- Sayfa 56’yı açın.
-5. cümleyi bulun.
- Cümleyi bu kurallar ile birlikte yayınlayın.
- En sevdiğiniz, en moda veya en entellektüel kitabı seçmeyin, en yakınınızdakini alın.

ahanda yazıyorum:

"Fred ve George'un yatak odasından gelen küçük patlamalar ise tamamen normal sayılıyordu."

"Harry Potter ve Sırlar Odası"

Ne, ne var..?! Harry Potter okuyorum ben :))