12 Kasım 2008 Çarşamba

Eğlenceli insanın depresyonla imtihanı

Yeni yeni toparlanıyorum aslında.. Pazar gününden beri.. 2 saat boyunca ağlayıp sonunda da şişkin gözlerle uykuya daldım. Uyandığımda gözlerim yanıyordu tabii ki ve sanki kaderin boktan çarklarının bana verdiği mutsuzluk molasını bitirmiş gibi mutsuzluğum başladı.. Tam bir sinir boşalması idi sanki.. İçimdeki tüm öfkeyi, yalnızlığı, utancı, çaresizliği ve hıncı kusmak isterdim. Hala kendime tam gelemedim sanırım. Olsun artık kaşarlandım bir sonraki patlamaya kadar normali oynayacağım :)

Yazarak rahatlıyorum ben. Ve aslında bu günkü yazım kendim için değil bir blogdaşım için. Başlıktan da anlayacağınız gibi eğlenceli bir arkadaş bu..

Buhran anlarımda onun bloguna bir kere baktım ve onun da aynı şeyden muzdarip olduğunu gördüm. Siz okumayın diye blogunun linkini vermiyorum :)

Şu anda kazara bir psikiyatr ziyaret etsem, bana "maskeli depresyon" teşhisi koyardı. Nasıl dayandığımı bana sorsa da eminim şizofreni başlangıcı teşhisi koyabilirdi..

Benim ikimize ve diğerlerine teşhisim daha farklı aslında..

İçimizde bazen öfke, çaresizlik, masumiyet, kabullenememe, saflık, anlık mutluluklar, hayalkırıklığı ve kötülük çarpışıyor.. Bu çarpışmada kaybedeceğine inanmak istemediklerin -yaşadıkların yüzünden- kaybediyor gibi geliyor sana..

Hayalkırıklıklarının etkisi niceliklerinden çok sıklıkları ile yıkıcı oluyor biz zavallı insan türünde :)

Sonra da inançlarımızı sorgulamaya başlıyoruz.. Evet bunu yapıyoruz kendimize.. Başkalarının eksikliği, başkalarının kusurları yüzünden hatalıymışız hissine kapılıyoruz.. Değer vermenin yıprattığı, sevmenin zayıflık olduğu, iyi niyetin suistimal edilebilir olduğu üzerine de hıçkırıklarla tezler yazıyoruz.

Öfke nöbetlerimizin kurbanları da genelde bizi yaralamamış olanlar olur genelde.. Ailemiz değil mi?

Anlatabiliyor muyum?

Sana "dinlen" demem blogdaşım, "hayatından insan sil" de demem, "ilaç alma o ne öyle bu yaşta.." da demem. Hayata döneceksin tekrar, yapmaktan en fazla zevk aldığın şeyleri daha sık yapmaya başlayacaksın.. Bu kadar mı kolay? Evet bu kadar kolay :)

Teşhisi konmayan depresyonumla birlikte ödev yetiştirmeye çalışıyorum mesela ben, onunla birlikteyken otobüste angut şoför keyfine göre paso isteyince göstermiyorum- yerime geçerken arkamdan homurdanınca laf atıyorum, haftasonu halı saha maçına çağırılıyorum, bir arkadaşım senaryomu beğeniyor çocuk gibi seviniyorum..

"Parlamak için yanmak gerek" diyor depresyonların çocuğu Nietzsche :) Üzerinde bir düşün bunun ;)

not: cüretimi bağışlayınız efendim, ailenizin korsan psikoloğu olarak yazıyorum bunları :p Ama aklın yolu bir, aramıza dönmüşsün son yazınla..

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir yazıymış :)) seni kutluyorum korsan psikopat ay pardon psikolog :))

Adsız dedi ki...

yaaa yorumunu yeni gördüümm :))) tahmin etmiştim ama şimdi daha çok sevindimmmmmm :))

Adsız dedi ki...

bi de mimlendin haberin olsun :)))

spooky dedi ki...

evet ya yeni gördüm :)