28 Şubat 2007 Çarşamba

Herkese güven, sonra da kartları kes

Aklımın kenarlarına takılıp düştüğüm, bilincime kök söktürdüğüm, ve aslında kendime haksızlık ettiğimi anladığım zamanlar bunlar… Şunu da tasdikledim: ruhun yorgunluğunun olduğu yerde fiziksel yorgunluklar epey hafif kalmakta

İd’m ile super ego’m güreşmeye başlasa bir anda kavgaya başlarlar bana kalırsa. “Yeter artık senin isteklerin, hayvan mısın nesin” der super ego; ama id de altta kalmaz: “Senin yüzündendir insanlardaki mutsuzluklar, bana karışamazsın budala, bana ne herkesten, beni mi gözüne kestirdin” Ego da uzaktan izler kavgayı. “Aman yapmayın etmeyin” gibisinden bişeyler mırıldanır ama, epey basiretsiz; kavgayı ayıracağına izler gibi sanki… İd kendine çok güvenir: “Ancak zırhımı çizersin sen, ben ölmem ki, yok olmam ki”

İnsanlara aşırı güveniyorum, bazen gözü kapalı inanıyorum saf köylüler gibi (saf köylü kaldı mı yaa) Tamam güvenmek güzel şey (belki de tehlikeli) ama güvenim boşa çıktığında, ne bileyim, yalan- dolan ekürisi işin içine girince soğuk terler döküyorum. Gözüm kapalı inandığım, güvendiğim, değer verdiğim o tüm insanlar –her kim olursa olsun- benim gözümde alçalıyor, kalbimdeki yerleri de 3-5 kademe düşüyor, soğuk memleketlere tayinleri çıkıyor bir anda. 6 . mı 30. his mi dersiniz artık, yalan söylendiğinde bunu hemen anlıyorum. Sanki sadece benim bildiğim bir tarifi var, hemen anlıyorum. Boğazımda bazı şeyler düğümleniyor, o insan çok değer verdiğim biriyse kendimi öyle kötü hissediyorum ki. Bu, benim kalbimin ısındığı yerlere kovalarca soğuk su dökmek gibi bir şey. Yavaştan uzaklaşıyorum o mahalden…

Dürüst olmayan insanlara karşı tepki vermemek gibi bir lüksüm olmadığına inanıyorum.. Benim de kırmızı çizgilerim var, yapmacıklık, yalan, ve beni küçük düşürmeye çalışanlara karşı pekala Ayşe’yi tatile çıkarmakta tereddüt göstermem. Güvenmek gitgide zorlaşacaksa hayatta, ben de nesli tükenen böyle insanları başımın tacı yapmalıyım; güvenmek istiyorum, hem de çok…

Aman çok serzenişte bulundum di mi, bugün labda çok gümüş boya soludum ondandır…

Hiç yorum yok: