19 Temmuz 2007 Perşembe

his wisdom is to keep awake in order to sleep well*

Dün işyerinde gözlerim bilgisayar ekranına bakamayacak hale gelince bir tur atayım dedim. Saat 4 falandı. Dışarı çıktım, sol tarafa döndüm ve boş boş yürümeye başladım. Güneş biraz biraz yakıyordu, içimden geçen daha önceden gördüğüm korunun içindeki banklardan birine oturmaktı. Gördüğüm ilk uygun bankta cep telefonuyla konuşan bir kız gördüm. İçimden bir ses (size ne kadar alakasız gelir bilemem ama) “onun yerine benim orada oturmam gerekiyordu, hak etmiyor kız o an, bu bankı” dedi. Gözüme görünen onun boş boş ve aptalca cep telefonuyla konuştuğuydu. Sonunda inatçılığımın ödülünü aldım ve manzaralı bir bank buldum korunun içinde. Ama “hak etmeme” rağmen epey uzun sürmüştü bu çaba. Acaba hak etmeseydim hemen bulur muydum? Oturdum. Önümdeki ağaçları kıskanasım geldi. Önlerindeki manzara çok güzeldi ama ne de olsa onlar ağaçtı; manzara ne kadar güzel de olsa benim gibi kalkıp gidemezlerdi sıkılsalardı. Ayağıma bir sinek kondu. Hayıflanmadım “niye kondu diye, en azından kolumla onu savuşturabildiğim sürece gücün bende olduğunu hissettirmeye yaramıştı. İlerdeki tepelere baktım, ağaçlara baktım, rüzgar da ürpertiyordu arada.. Kalkıp geri dönmeye koyulunca ama, hiç özlemedim nedense orayı. Geldiğim yerden geri döndüm. Kestirmeden gideyim dedim. Kestirme kapalıydı; duvar yıkıyorlardı, taşlar düşüyorlardı o yoldan. Geldiğim yoldan geri dönmedim ama başka bir kestirme buldum. Ofise geri döndüm, 2 saat sonra da eve.. Ama çok yoruldum dün, o yüzden çok rahat uyudum.

Metaforlarla dolu olmuş bu gezim ve günüm diye içimden geçirdim..

* Friedrich Nietzsche

Hiç yorum yok: