29 Ekim 2008 Çarşamba

Uzuunn uzun zamanlardır dolaşmayı düşünüyorum.. Öyle şehir içinde veya şehirden şehire değil, bildiğiniz başka başka, türlü türlü memleketlere.. Geçtiğimiz ayda para biriktirmeye başladım. Ankara öyle soğuk, kuru ve bulut gölgeli ki bu aralar, kaçıp gitsem de nereye olursa olsun diyorum bazen. Para biriktirdiğimi anlatıyorum arkadaşlara, arada da yarı şaka yarı ciddi soruyorum, "gelir misiniz böyle bir geziye" diye.. Onlar da yarı şaka çoğu ciddi "yok ya, sana kolay gelsin" diyorlar. Ama umudumu kaybetmiyorum, elbet benim gibi birini bulur ve kandırırım diyorum..

Bazen eve geldiğimde yapacak hiçbir şey yokmuş gibi geliyor. Uyuyup uyandığım zaman "ben uyurken kimbilir insanlar ne kadar eğlenmiştir, neler yapmışlardır" diyorum. Gezmeyi çok istiyorum, sırf yeni yerler ve kültürler bik bik klasiği için değil, yeni insanlar -tercihen yabancı binbir milletten- tanıyıp diğerlerinin de kaderlerine ortak olmak için..

En erken önümüzdeki yaz yapabileceğimi belki de yapamayacağımı bile bile, gitmek istediğim yerleri ve gerekçelerini çıkarmıştım kendimce. Okumak hoşuma gidiyor ara ara.. Ben de burada paylaşayım istedim, kendimi iyi hissediyorum okudukça, gerçekleştirebileceğim küçük küçük hayaller gibi geliyorlar..

İlk başta İtalya olmalı. Dillerini de şehirlerini de seviyorum bu memleketin.Her şehrinin ayrı hikayesi var. Roma'nın gecelerini görmek istiyorum önce. Sonra Venedik var ya sular altında, ona bir uğramak istiyorum. Sonra da Toscana kırlarına uzanmak istiyorum. Nietzsche ve Einstein bir şey biliyordu ki orada bulunmaktan hep hoşnut kaldılar. Bir de Floransa var, oraya kesinlikle yalnız gitmek istemem.

Yunanistan'ı da görmek istiyorum. Belki de komşularımız arasında en gidilip görülecek ülke olmasından ve yakın olmasından. Bir Bulgaristan veya Romanya'ya gitmek istemezdim şahsen. Sokaklarında kendime İspanyol süsü verip gezip gözlem yapardım. İnsanları nasıl, bize benziyorlar mı, onların baklavası, rakısı ve dolması mı daha hoş bizimki mi diye karşılaştırma yapardım. Adalarına falan bir uğrardım ve biraz Yunanca öğrenip geri dönerdim.

Hollanda'yı da görmek isterdim ama nedenini bilmiyorum. Gerekten de.. Bir gün aklıma takıldı ve o gün bugündür gitmeyi istiyorum. Belki de Almanya'ya falan çok yakın olduğu içindir. Gün içinde atlarım bir hızlı trene Almanya'yı da görürüm. Bir gün Hllanda'da olup, ertesi güne başka bir şehirde uyamak güzel histir yahu..

Uzaklara gitmek istersem de Tayland, Amerika ve Küba olabilir.

Tayland'da Phuket'i isterim. Neden mi? Ne bileyim Lost'un bir bölümünde Jack oraya gitmişti.. Sahilde uçurtma uçuruyordu, her gün kanka olduğu bir veletten gazoz alıyordu. Sanki kimsenin beni bulamayacağı ve çok kolay düzenimi kurabileceğim bir yer gibi geliyor. Uzakdoğu mutfağını da yadırgamıyorum hatta hoşuma gidiyor..

Amerika'da Nevada eyaletindeki Las Vegas.. Çünkü Vegas'ta olan Vegas'ta kalır! İnsan dağıttı mı yerinde yapmalı bu işi bile.. Çok sarhoş olursam orada 5 dakika içinde evlenebilme gibi bir kolaylık da var. Ama ben normal halimle bile Las Vegas'ta evlenmeyi yadırgamazdım. Ailemden başka birilerine anne-baba demek kadar hazzetmeyeceğim başka bir şey de varsa yoğun-yorucu ve mantıksız olduğu kadar uzun evlilik törenleridir.

Küba? Farklı olduğu için. İnsanlarını neredeyse hiçbir şeyin rahatsız etmemesi ve her türlü imkansızlığa rağmen insanlarının hayatından memnun olduğu ve dünyaya bir şey katabildikleri için. Rahat insanları, rahat yaşamları ve açık sözlü insanları sevdiğimden belki de..

Arada eklerim yeni gözdelerim olursa.. Ne güzel ya, hayali bile heyecanlandırdı beni..

4 yorum:

Adsız dedi ki...

harikaaa....

spooky dedi ki...

ben bi gitsem oralara daha harika olacak :DD

Adsız dedi ki...

Gidersin inşallah :) Bende gitçeeemm kıskandım -_- :)))

spooky dedi ki...

nazar etme ne olur, hayal et senin de olur :p

gidersem kart atarım oralardan ya :))