6 Ekim 2008 Pazartesi

"İgrencligini gizlemedigi, sahteciligini acikca ortaya koydugu icin bu caddeyi cok severim. Hayatin surekli bir ikiyuzlulukten ba$ka bir $ey olmadigini soylemek ister gibidir bu cadde. Sanki her $eyin uzerinde sahte oldugu acikca yazar."

Orhan Pamuk- Sessiz Ev

İnsanlar ilginçtir. Uygulamak için can attıkları kararları koyarlarken, bunları bozacak şartları hemen oracıkta kendileri oluşturup bir nevi kendi kendine imha ederler hayallerini.. Yeni biri olmak için, hayatları adına yeni kararlar almak için, klasik tabirle “hayatlarının geri kalanı için ilk günlerini” yaşamaya başlamak için mutlaka başlangıçları seçerler. 1 ocak, Pazartesi, ayın başı, yeni bir okula veya işe başlangıç zamanı, yeni bir şehre göç etmenin ertesi günü gibi.. Farkında olmadan da başlangıç ideallerinin altını oyar bir şekilde bu durum.

İğreti mükkemmeliyetçilik anlayışlarıyla birlikte de yeni milatları hafta ortasında bozuldukça, farklı davranamadıklarını bir şekilde hissedince de aldıkalrı bu yeni kararı uygulayamadıklarına karar verirler ve yeni başlangıç için gelecek yeni treni(!) beklemek için sabırlı olamadıkları için de yepyeni pazartesileri veya 1 ocakları beklemekten vazgeçiverirler.

Buna ne gerek var ki (tabii eğer cesaretiniz varsa) “Başlıyorum artık” diyip başlangıcını törene dönüştürmek yerine “şimdi, hemen” demeli insan ve kendisini geliştirmesine ve mutlu olmasına engel olan huylarını veya davranışlarını da – başlangıç ritüeli tarzı dahil- imha etmelidir. Ben en azından böyle düşünüyorum..

Bugün nefret ettiğimi sandığım Bahçeli’deydim, bankaya gitmem gerekliydi çünkü.. Sebepsiz şekilde tiksindiğim bir yerdi Bahçeli. İstanbul’daki Bağdat Caddesi’ne benzer, andırır işte en azından. Önsözden de anlarsınız benim artık neden sevmeye başladığımı.. İstemeye istemeye Kfc’de bir şeyler yedim arkadaşımla. Ama farkına vardım ki ben yemeği yiyorum o beni değil.. O kalabalığın içinde kendimi bir şekilde kendime ait hissettim kısa bir süreliğine.. Özgür hissediyordum ve özgüvenim -sabahın erken saatleri olmasına karşın ve uykulu olmama rağmen- yüksek düzeydeydi. Sabahları pek sevmem ;ama orada sevdim.

Hayat budur; basit olmalıdır karmaşaya oranla eğer kestettiğimi anlayabiliyorsanız..

“Yemek gördün mü ye, dayak gördün mü kaç” pek de bayağı bir söylem değildir. Beni mutlu eden, seven ve değer veren her şeyin ve herkesin yanında onu şaşırtacak derecede bulunabilir kaderimi paylaşırım Allah ne verdiyse artık.. Ama bunu hissettirmeyen şeylerden kaçarım, kişilere de saygı duymam, yapmacık bile olsa sevgi göstermem.

Hayatınızda değişiklik istiyorsanız, o değişikliği bir baskın havasında, aniden yapmalısınız. Baskın basanındır ne de olsa..

Hiç yorum yok: