13 Ocak 2007 Cumartesi

Peki ben neden yazıyorum

Bugün erken yatıp sabah erkenden kalkma planım suya düştü, hala biraz uykuluyum aslında, dağınık olursa yazı kusura bakmayın. Ama bir de şu var: uykuluyken insan daha bi yaratıcı olmakta(bunu İsviçreli bilim adamları 2 seneye keşfederler zaten, ilk benden duyun ama)… Peki neden: hayal dünyasından tam kopamadığından. Gerçi bu yazı o kadar da yaratıcılık örneği olmayacak ama pazartesi günü -ki tatilden önceki final yazım olur kendisi, sonra bi İzmir’e kaçalım yaw- güzel bir yazı yazmak istiyorum…

Orhan Pamuk’un neden yazdığı konusundaki yazıdan sonra ben de kendi kendime sormaya başladım: Peki yahu ben neden yazıyorum? Sonrasında birere birer benim yerime hatıralarım cevaplamaya başladı:

Kendimi bildim bileli yazıyorum diyemem, yeteneğin her zaman kendini bir tür patlamayla ortaya çıkardığına inananlardanım. Hani mahallede gıcık kaptığın bir çocuk vardır, bi türlü dövemiyorsundur ama an gelir tüm gücünü toplarsın, kaybedeceğin bir şey de kalmamıştır. (bu, kaybedeceği hiç bir şey kalmama konusuna bir ara yine dönecem) Seni yine gıcık ettiği ilk an dalarsın, ama öyle böyle değil. Sonra da parmakla gösterilirsin. Bu benzetmedeki hırçın çocuk ben, dayağı yiyen gıcık olanı da dünya olmakta, onu da sözlerime ekleyeyim… İşte ben bunun için seviyorum yazmayı. Ve kelimelerle aram iyi olduğu için yazıyorum, iddialı olmayı sevdiğim için yazıyorum, içmeden sarhoş olunan anlar adına yazıyorum, heyecandan uyuyamadığım geceleri hep hatırlamak için yazıyorum, sinirimi bastırmak hatta kimi zaman nefretimi zararsızlaştırmak için yazıyorum. Hayal gücümü (haa, bir de Eratoyu) küstürmemek ve onun kapısını elinde bir tutam kaba ve gösterişsiz gerçekle zorlayan dünyaya inat yazıyorum, bir şeyleri tek başıma bile değiştirebileceğime olan içten ve çocuksu inancım hayalkırıklığına uğramasın diye yazıyorum. Ayıplanmaya değil, övgüye layık olduğuma inandığım için yazıyorum. Duygularımı paylaşabildiğim ve bundan utanmadığım için yazıyorum, heyecanımı zaptedemediğimden yazıyorum. Okuyacak, hak verecek insanlar bulabildiğim için yazıyorum. Haksızlığa uğradığıma inandığım zaman yazıyorum. İyi bir konuşmacı olmadığımdan yazıyorum. Karşısında sesimin içime kaçtığı, kelimelerin sırasının yalan olduğu insanlar halimden anlasın diye yazıyorum. Pişman olduğum zaman yazıyorum, günah çıkarma yöntemim olduğundan yazıyorum. Bana bu kadar mutluluğu yaşatan, neredeyse her istediğim şeyi sırf “zırlamasın bu velet” diye söylenip; bana hemen verdiğine inandığım dünyaya ve insanlara bir tür “borcum” olduğuna inandığım ve karşılığını ödemem gerektiğini düşündüğüm için yazıyorum.

Hiç yorum yok: