3 Ağustos 2007 Cuma

Tabula Rasa

Aslında gün içinde aklıma gelen pek çok fikir, düşünce ve imge kırıntıları; bazı bazı sağlıklı olduğuna hala inandığım beynime çarpan hayaller ve ikilemlerin yol açtığı karmaşanın ürünü sivrilmiş ama sıcağı hemen soğuyuverdiği için ileriye atılmaya mahkum olacak planlar vardı. Kırıntılar da bir o kadar güzel ama birleştirilemeyecek kadar ayrık olduklarından dolayı yerinde yani kafamın içinde güzeller...

Sir Alexander FLEMİNG penisilin denilen bulaşığa yardımcı olduğu kadar insan tabiatına da iyi gelen buluşunu tesadüf –tümden değil- eseri olarak bulmuştu. Tıpkı Sir IAN McCellan denilen oyuncu tanrısının (magneto ve lotr) tiyatroya kendisine sevgili bulmak için girmesi gibi. Ama ikisi de sanırım zamanla amaçlarının ve umduklarının fazlasını buldular. Niye bunu demekteyim ki, tıpkı benim yazmaya lisede “yazdığım” bir kız uğruna başlamam gibi veya bloga başlamama – daha doğrusu özenmeme- bir zamanlar fazlasıyla değer verdiğim bir dişi canlısının sebep olması gibi. Böyle basitçe başlayıp sonra karmaşıklaşan daha bir kaç şey sayabilirim size en azından. Tesadüf var mı dostlar? Tesadüflerin çok sık olması onların tesadüf özelliklerini köreltmez mi ? Ben hala niye yazıyorum peki? Yazmayı sevdiğimden mi? İnsanlara “bakın, ben de sizinle aynı duyguları yaşıyorum” müjdesi vermek için mi? Onlara -ben kimim ki- dayanma gücü verebilmek için mi? Yol göstermek için mi? Hoşnut tutmak için mi? Onlara değer verdiğimi anlamalarını sağlamak için mi?
Aslında yazıya başlamadan önce ne yazacağımı da bilmiyordum. Güzel bir film izledikten sonra balkondan denizi seyrettim. Sanki ayağımın altında gibiydi. Dalga sesleriyle birlikte denizin bu kadar yakında olduğunu bilmek insanın içini -nedendir bilinmez- sarhoşlukla dolduruyor. İçkiden çok beni denizin sarhoş etmesini tercih ediyorum. Klişe geyiklerindeki gibi salak “rakı-balık” ıvır zıvırlarını bırakın, ben denizi sade seviyorum. Zihnimi boş bir tenekeye çevirmesini, tüm bulanıklıklarımı, tereddütlerimi ve korkularımı ıslatmasını seviyorum. Geride bana yeni günün diğerlerinden farklı olacağını müjdeleyecek gücünü seviyorum
Special thanks to:
Alphaville -Big in Japan-Freeform five - No more conversations on my own

Hiç yorum yok: