18 Aralık 2006 Pazartesi

Special thanks to...

Son IR(international relations) quizi de bugün oldu. Dün 4 saat mı ne bakmıştım. Gerek yokmuş gene aklıma ilk gelenleri yazdım. Konu: International political economy! Valla zayıftım bu konuda biraz ne yalan söyleyeyim. Ama iyi metafor(pardon analogy) yaptım. Soru "neden ekonomiyle politika birlikte değer kazanmaya başlamış ve ilişkilenmiştir" gibi bişeydi. Yazdım yazdım baktım olmucak saçmalıyorum bi ara şöyle bağladım: ...because finance is like a gun and politics is when to pull the trigger. (bkz. godfather part 3) Diliyorum ki hoca Godfather seyretmemiş olsun ve plagiarism yemeyelim...

Maili alınca şok oldum dün. Stanford Shaw cuma günü vefat etmiş! Yaa nasıl olur bu daha geçen hafta adamın tercümanlığını yapmıştım o kadar iyi niyetli bi adamdı ki. Karşısındaki dernek yöneticilerini kırmamak mutlaka konferansa katılmak için çabalıordu. Ama Ermeni Soykırımı ile ilgili kaygılarının (fazla soru almak istemiyorum, ona yoğunlaşamam diyordu) sebebini yeni öğrendim: Meğer Amerika'dayken hocalık yaptığı o üniversitede soykırım yok dediği için kadim dost(!)Ermenilerin saldırısına uğramış zamanında az daha öldürülüyormuş ve söylemeye gerek yok; ne yazık ki zamanın hükümeti asla yardım etmemiş ona... Birer birer ayrılıyor Yabancı arenada Türk dostları, biz de onları desteklemeyelim, kendi kendimize "olmadı soykırım" diye bağırıp çağıralım. Biz biliyoruz kardeşim olmadığını böle bişeyin, sen devlet olarak dünyaya açıkla bunu kendi kendine propaganda yapmanın kime ne yararı var.



Bu dönem özellikle teşekkür etmek istediğim insanlar kuruluşlar falan var ve ben yazdan beri tatil yapamadığım için yaz okul+staj+bu dönemi tek bir dönem olarak alma amacındayım(Oscar konuşması tadında):

Special thanks to...

- Markus Schaal: yaz okulundaki c++ hocam, olanca tiz sesine rağmen(placebo'yu düşünün) yaz sıcağında o berbat dersten beni ite ite geçirdiği için

-Kaan&Anıl: Yaz okulu - staj arasındaki 10 günlük arada, bir türlü gidilecek yeri seçemememiz ve aldığım uçak biletinin elimde patlamasına katkılarından dolayı(ocakta bitecek süresi laannn)

-Adam Bilgisayar: O Allahın sıcağında, her gün 9 da işe gelmek ve ilk gördüğüm pc'yi kapıp orada çöreklenmeme birşey demeyip, bana -öğrenmek istemememe rağmen- donanım bilgileri veren Volkan abiye, hatta bazı lüzumlu(!) telefonlar vermeyi teklif eden daha da yardımsever Cihan abiye, bana raporda en yüksek notları vermiş olan FIRAT abiye ve aşağıdaki geyiklerle beni şenlendiren sekreter mehtap abla, muhasebeci selim abi ve erkan abiye:

Selim abi, Volkan ve Cihan abi ve ben öğle yemeğindeyiz:

S: Lan gelirken bi bomba gördüm, nası giyinmiş gel de beni takip et diyo..
Ben: Allah allah, çok mu açıktı, nası oluo o ya?
S: Ya işte böle Berkin, böle kadınlar da var..
C: Ya selim abi sen de, ne bilion kadınlar hakkında sanki karın var...
S: Sana ne lan, karım yoksa dostum var

Kolayı döktüm, sonra ben temizledim
*************************************
Boş oturduğumu gören Selim abi:

S: Berkin sana çok önemli bi görev vericem
ben: her zaman hazırım
S: Bi carte dor al, ama %33 daha fazla olandan bi de SOĞUK gazoz

alınır gazozla dondurma; ama gazoz soğuk gelmez, beklentileri karşılamaz..

S: yaa berkin soğuk dedik gazozu sıcak almışın
Erkan abi: Ne kızıon çocuğa, dondurmayı soğuk almış işte
********************

Fax çekerken önümde "Turkcelle bağlan hayataa, hayataa bağlan Türkcellee" şarkısını söyleyen sekreter mehtap ablayla ben:

ben: yaa mehtap abla bu işler çok zor ben asla mezun olunca dört duvar arasında çalışamam, sabah 9 akşam 6; hayat mı buu?
M: Ben 17 yaşımdan beri çalışıorm, hayat acımasız (duraklar) soğuk ve zalim...
ben: evett hatta haksız ve hain de mi
***************************************

- Bu dönemi zorlaştırmak için elinden geleni yapan cs camiasına
- Bana öğrenci deil de insan muamelesi yapan IR camiası ve sevgili insan Tore Fougner'a ayrıca yabancıların gerçekten de ne kadar dost canlısı olduğunu gösteren Manuela'ya (exchange)
- Büyük emeklerle hazırlanmış ve oldukça profesyonel sayılacak biçimde işleyen heyecanını hiç kaybetmeyen öğrencilerden oluşan Bilkent Öğrenci dergisi "Koza" ekibi ve emeği geçenlere
- Düzenlediği film gösterimleri ve gecelerle bu dönem yine bize beklediğimizden fazlasını vermeyi başarmış olan Sinema Topluluğu'na
- Saygıdeğer ve iyinin iyisi übermensch Almanca hocam, Sema Aydın'a
- Umudumu kaybettiğimi sandığım anlarda her zaman yanımda olmayı başaran abime
- Her gün kavga etsek de beni hep seven babama
- benimle ana-oğul beraber konuşma/dertleşme uktesini bir türlü dolduramayan ama bunun için söz verdiğim anneme
- İçinde samimiyetsizliği görüp uzaklaştığım insanlara; haksızlık yaptığıma inandığım, sebepsiz uzaklaştığım ama yine de beni görünce gülümseyebilen samimi bazı insanlara

- ve, Nip Tuck 3. sezona... Her bölümüyle ve izledikçe bundan böyle başıma ne gelirse gelsin "gerçekten çok saçma" "zor" "garip bi durum" demememi sağlayacak olan yapıta. Kendimi ve bazı değerlerimi sorgulamama ve yeniden tanımlamama zemin hazırlayan öykülerine. Sean McNamara'ya, Christian Troy'a, Carver'a.

Anladım ki kesinlikle bir "Christian" değilim, ama yaşadıklarımdan sonra artık "Sean" olmamı da beklemesin hiç kimse...

Hiç yorum yok: